8 Şubat 2011 Salı

Hüzünlü Bir Pazartesi ve Bir Sokak

Pazartesi günlerini hiç sevmemişimdir, daha pazar gününden pazartesi sendromu yaşarım sürekli, zaten hafta sonları çok geç yatıp geç kalktığımdan pazar günleri uykum gelmek bilmez, dolayısıyla her pazartesi hem çok uykusuz, hem sendromlu, hemde sinir küpü oluyorum:((
Sonra 7.4 şiddetindeki deprem etkisi salı,çarşamba kendini arkçı depremlere bırakır, daha sonra itinayla çarşamba ve perşembeden hafta sonu planları yapmaya başlanır,cuma ise tam bir bayram havası, yuppiiiii özgürüm artık!!!! :))
Dün yine kötü bir pazartesi yaşadım, gene çok uykusuzdum ve maalesef iş yerinde istemediğim birkaç kötü olay yaşadım. Mesai bitimi bezgin bekir pozlarında servisime bindim, her zamanki gibi uyuyacaktım, oturur oturmaz derin uyku moduma geçecektimki, birden tam biz servisteyken havanın aydınlık olduğunu farkettim, ne zaman aydınlanmaya başladı havalar böyle çaktırmadan nasıl olur dedim kendime?22 aralık sonrası gündüzlerin uzadığını biliyorum teorik olarak ama gel görki hayat koşuşturmasından akşam mesai bitiminde havanın artık aydınlık olduğunu görememişim!!!. Sonra dedimki bugün uyumayacağım, evet uykusuzum, stresliyim ama inadına bu sefer gözlerimi açıp etrafı izlemek, olanı biteni görmek istiyorum.
Otoyola henüz çıkmamıştık, yol kenarı tek tük evler görmeye başladım, hani burdada evler olurmu gibisinden ilk kez görmüş gibi incelemeye başladım. Sonra sanayiyle mahalle karışmış garip yerlerden geçerken bir sokak arasına gözüm kaydı.Dikkatle incelemeye başladım, bir sokak lambası, bacası tüten evler, gri puslu bir manzara. Birdenbire içimde çocuksu garip bir neşe, tuhaf bir kıpırdanma hissettim.Neydi bu nedensiz neşe kaynağımın sebebi??? Aaa evet o sokağı üniversitede çok samimi bir arkadaşımın evine giderken yürüdüğüm sokağa benzettim, yok yok rahmetli anneanneme giderkende böyle tam mahalle havası yerler vardı..Çok net olarak aynı ambiansı hissettim, bana mutluluk veren garip bir dinginlik, yaşanmışlık..Çoğu evin ışığı yanıyordu, birkaç pencerede modası geçmiş güpür perdeler gördüm. Düşündüm şuan bu derece koşturmalı hayatımda en son ne zaman bir mahalle arası bir yere varmaya çalışarak uzun uzun yürüdüm? hatırlayamadım, biz koşturanlar! şuan çok uyanığız ya, vaktimiz çok kıymetli ya, aynı güne birden çok iş sığdırmalar, bir yerlere ucu ucuna yetişmelerle çok  iyi bir şey yapmış olduğumuzu sanıyoruz, belkide tüm bunların sonucunda yarım kalmış, yüzeysel sohbetler, içimize sinmeyen bir dolu olay bize kar kalıyor sadece. Belkide bu yüzdendir arkadaş sohbetlerinde biri konuşurken diğerinin istemeden kafasının başka şeylere uçup gidivermesi, bende dahil herkeste sürekli o andan kopanlar, ara ara aklı ya geçmişe, ya ileriye ama orada olmayan birşeylere, biryerlere gidenler var. Belkide yaşadığı hayatın o anını yakalayamama hastalığı bu koşuşturma belası yüzündendir. Oysa ben o çok sevdiğim arkadaşıma giderken, yavaş yavaş atardım adımlarımı, mahalleyi, kaldırımı, herşeyi sindirerek yaşardım, sanki içimden muhabbetimize hazırlanırdım, adımlarımı attıkça coşkum artar "şunuda konuşacağım bunuda konuşacağım" derdim. Arkadaşımın evine yaklaştıkça heyecanım artar, diğer arkadaşlar gelmiş mi? Kim orda kim değil gibisinden tatlı meraklar kaplardı içimi. Ve o mahalle, o cadde kaldırımları ruhumun, beynimin içine kazınırdı film karesindeki dekoru tamamlamış olarak..! Ve gelelim o arkadaşımla buluşmama... işte o an, tam o anı eksiksiz tüm güzelliğiyle yaşardık hep beraber! Bugün biraz depresif, nostaljik bir yazı yazdım :) Gerçi nostaljik yazı yazmak için henüz gencim ama bir şeylerin sebebini kendi içimde çözümlemek ,bulmak hoşuma gidiyor, paylaşmak istedim sadece:))Hey sizzz bu kadar çok koşturmayın!!!!!

LAME

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çok Kıymetli Yorumlarınız...!

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...