Not:Haftalar öncesi izleyip sonrası çok etkisinde kalıp hemen word'de yazısını yazıp çok gecikerek post'unu yayınlayabiliyorum, kusuruma bakmayın ..
Herkese merhabaaaaaaa! Sizlere hafta sonu izleyip hala
etkisinde olduğum bir filmden bahsetmek istiyorum.
Bi Küçük Eylül Meselesi….
Fragmanını beğenip Nil’in müthiş şarkısınıda (“kanatlarım
var ruhumda”) duyunca izlemek için can attığım bir filmdi pek tabii fos çıkma
olasılığıda mevcuttu ama benim tahminimin çok üstünde bir film çıktı…
Kısaca konusu şöyle;
Güzel, cool, hayat dolu,kendine güveni tam Eylül kızımız
Bozcaada’ya tatili sırasında adada yaşayan Tek isimli ezik, asosyal,çirkin
karikatüristin ilgisini çeker ve tanışırlar. (aslında Engin Akyürek Türk erkek
standartlarına bakarsak bence çirkin değil ama senaryoda işlenme şekli çirkin
olduğu için bu şekilde açıkladım….Yoksa etrafımızda sürüsüne bereket Tek’i
aratacak çirkin erkekler mevcut değil mi kızlar? L( )Eylül’ün dalga
niyetine sadece tatilde iyi vakit geçirmek için takıldığı Tek ona hayatın
bambaşka yönlerini gösterir ve Eylül Tek’e aşık olur….Eylül elinde iphone’u
foto çekip anında instagramda paylaşma modunda yaşamın tatlı inceliklerini
kaçıran bir kız iken Tek ona hayatın yalın ve bambaşka bir yüzünü keşfetmesini
sağlar….Aşk!!!!!! gibi..:)
Filmin ayrıntılarına izlemek isteyenler için çok
girmeyeceğim ama gerçekten bence harika bir filmdi…..Yönetmeni ve yazan Kerem
Deren…Hatırlarsanız Ezel’in senaristiydi kendisi ve ben Ezel’in en başlarını
çok beğeniyordum, sonlara doğru uzata uzata kabak tadı vermişti ve izlemeyi
bırakmıştım ama ilk yarı bence gerçekten çok güzeldi….Bu filmde de Kerem Deren
çokça flashback yapmış, ama yerinde ve kurguyu eksiksiz tamamlayarak…
Ve bence baştan sona hiçbir saçma şey yoktu, her şey bana o
kadar mantıklı geldi ki….
Baştan söyleyeyim Eylül kızımızı oynayan Farah Zeynep
Abdullah güzelliğiyle büyülüyor, hatta sevdiceğim “bu kız bu kadar güzel miydi”
deyince ki eminim bir çok erkek aynı tepkiyi verir kıskançlıktan yarılmanız an
meselesiJ)))
Ben bile şaşırdım yani banada önceleri o kadar güzel gelmiyordu….Sarışınlık
inanılmaz yakışmış…Birde filmde birçok sahnede makyajsız duru güzelliğini fark
ederken makyajlı hallerinde güzelliğin doruğuna çıkıyor, o derece yaniJ))
tabi izlerken makyajın gücünüde çok net fark etmenizi sağlıyor….
Birde o giydiği kıyafetler öyle muhteşemdi ki…..Yani şu film
sonrası Eylül film kreasyonu diye bir şey çıkarsalar koşa koşa giderim almaya
heraldeJ
Çok enteresan ama giydiği tüm parçalar tam benim zevkime uygundu….
Filmde Tek’in
karikatürleriyle müzik eşliğinde geçişler beni çok mutlu etti, bizim
sinemamızda bu tip şeyler çok az yapılıyor, filme zenginlik ve görsel zenginlik
katmanın yanında Eylül’ün bilinç altında olan biteni daha iyi anlamamızı
sağlıyor…
Aslında film vıcık vıcık bir aşk filmi değil, hatta bizi tam
doruklara çıkarırken tepetaslak düşüren bir film….
Aşk’tan bu kadar korkulur mu diye şaşıracaksınız belki, evet
bu derece korkutur….Hatta bence bilinçaltında kendimizi engellediğimiz bu denli
frene bastığımız bir duygu daha yok…Aşk’a kendini bırakmak cesaret ister, yürek
ister, mantığı bir kenara bırakmak ister….Ama bazen biz kendimizi bırakmadan yanlış yada doğru
diye bir iç ses kalbimizden önce davranır…..Aşk korkutur çünkü bize hayatta
yapmayacağımız şeyleri yaptırır, saçma sapan şeylerJ
Filme döneyim bu harika filmde Bozcaada’nın müthiş
manzaralarını görmek beni çok mutlu etti….Mitos plajını, Polante’yi, meşhur
kahvesini, çınaraltını, patlıcanlı böreğini, gizemli ara sokakları, domates
reçelini görmek benim Bozcaada anılarımı çok fena depreştirdiL….Eminim
film sonrası görmeyenlerden çok gitmek isteyen olacak bu şirin beldeye…
Filme beni etkileyen birkaç replik vermek istiyorum;
Tek in Eylül’e söylediği;
-ne olur hatırla beni, çünkü o anılar sadece senin değil…
-Kim olduğumuzu başkaları söyler bize, ben adada mahsur
kalmış bir adamdan en güzel hikayemi dinliyorum…
-çirkin insanlar güzel insanlar onları fark etsin diye
olmadık şeyler yaparlar, bizler görünmez olmaya o kadar alışığız ki tek bir
bakışla çirkin bir insan onu fark edene umutsuzca aşık olur….
Ve beni en çok etkileyen replik Eylül’ün Tek’e söylediği;
-Beni çizmeni istiyorum çünkü senin gözünden nasıl biri
olduğumu merak ediyorum….
Zaten aşk bir bakımada karşımızdakinin ruhunda yarattığımız
kusursuz kendimizi fark edip mutlu olma hali değil mi? O kusursuzluk bozulmasın isteriz hiçbir
zaman, hep onun gözünde tanrıça olmak isteriz... Neyse sevgili dostlar kısaca bu güzel filmi izlemenizi şiddetle tavsiye ederim..Filmle ilgili tek eleştrim aşk daha yoğun işlenebilirdi, kurguyu net anlatabilme çabasında aşkı anlatan sahneler biraz kısa kesilmiş gibi geldi bana...
baharın gelmesiyle aşk tadında bu filmi kaçırmayın güzeller !! :)
LAME
merhaba;
YanıtlaSilhemen geldim ve blogunu okudum
hem ankaralı hem de izmitte olmana çok sevindim,tıpkı benim gibi:)
görüşmek üzere :)
Merhaba güzelim, ben viva :) Tekrar blog yazmaya basladim :)
YanıtlaSilKız Viva hoşgeldin , sensiz buraların tadı tuzu kalmadı valla! Cok sevindim aramıza katıldığına , mail adresini kaybettim, mail at, anlatacaklarım var:)
YanıtlaSilGüzel hatun, mimledim seni :D Sinavin gecince vaktin oldugunda yaparsin istersen, cok öptüm! :)
YanıtlaSilmerhabalar,benim halen izlemek isteyipte birtürlü izleyemediğim film.Umarım yazından sonra izlemeyi başarırım:)))
YanıtlaSilumarım beğenirsin, iyi seyirler:)
Sil